Tükendi
Gelince Haber Verİsm-i azamı zikredecek kişinin uyması zorunlu edeplerden birisinin de; bir an bile sapmadan kitâb ve sünnetin zâhirindeki kurala uygun olarak hem zâhirde hem de bâtında tam bir istikâmet üzere olmasıdır. Sonra hem düşüncelerinde hem de aldığı her nefesteki murâkabe hâli öyle devamlı olmalıdır ki her nefes alıp verişinin Allahtan Allah ile ve Allaha olduğunun bilincinde olmalıdır. Sonra her hâlükârda ilâhî bir haşyet içerisinde bulunmalıdır. Zira Cenâb-ı Hak (cc.) şöyle buyurmaktadır: "Kulları arasından anlama ve kavrama yeteneğine sahip ve yalnızca mânevî bilgiye ehil olanlar Allahtan hakkıyla Haşyet duyarlar " (Fâtır 35/28)
İşte tüm bu özellikler ancak ihlâsla sıdk ve sadâkatla ve yersiz iddiâları terk ile gerçekleşebilir ki bu hususta ayrıca Cenâb-ı Hakkın (cc.) Hz. Resulullaha (s.) şu hitâbını da hiç akıldan çıkartmamak gerekir: "Ey Nebi! Allahın onların tevbelerini kabul etmesine yahut onları cezalandırmasına karar vermek senin işin değildir." (Âl-i İmrân 3/128) Yani bizim bu âyetten alacağımız ders; dâimî ve ebedî olarak yalnızca mutlak kulluk dâiresinin içerisinde bulunmak ve bitmez tükenmez nefsânî arzularımızı mahv ve ifnâ ile meşgul olmaktır. Yine Cenâb-ı Hak (cc.) şöyle buyurmaktadır: "Siz ey imana ermiş olanlar! Derin bir duyarlılıkla Allaha karşı sorumluluğunuzun hakkıyla bilincinde olun!" (Âl-i İmrân 3/102)
İşte sorumluluk bilinci olan takvânın hakkı Allah Subhânehû ile birlikte Onun ismine ve Ona rehber olan Rasûlü ile tam bir edep içerisinde bulunmaktır. Zira bizler şöyle emrolunduk: "Ki siz ey insanlar Allaha ve Nebisine inanasınız Onun izzetini takdir edesiniz Ona saygı gösteresiniz ve sabahtan akşama Onun şanını yüceltesiniz!" (Fetih 48/9)
Barkod | 9789758833634 |
Basım Yılı | 2010 |
Baskı | 1 |
Cilt Durumu | Karton Kapak |
Dil | Türkçe |
Ebat | 16 x 23,5 |
Kağıt Türü | Kitap Kağıdı |
Sayfa Sayısı | 570 |
Yazar | Abdülbaki Miftah |
İsm-i azamı zikredecek kişinin uyması zorunlu edeplerden birisinin de; bir an bile sapmadan kitâb ve sünnetin zâhirindeki kurala uygun olarak hem zâhirde hem de bâtında tam bir istikâmet üzere olmasıdır. Sonra hem düşüncelerinde hem de aldığı her nefesteki murâkabe hâli öyle devamlı olmalıdır ki her nefes alıp verişinin Allahtan Allah ile ve Allaha olduğunun bilincinde olmalıdır. Sonra her hâlükârda ilâhî bir haşyet içerisinde bulunmalıdır. Zira Cenâb-ı Hak (cc.) şöyle buyurmaktadır: "Kulları arasından anlama ve kavrama yeteneğine sahip ve yalnızca mânevî bilgiye ehil olanlar Allahtan hakkıyla Haşyet duyarlar " (Fâtır 35/28)
İşte tüm bu özellikler ancak ihlâsla sıdk ve sadâkatla ve yersiz iddiâları terk ile gerçekleşebilir ki bu hususta ayrıca Cenâb-ı Hakkın (cc.) Hz. Resulullaha (s.) şu hitâbını da hiç akıldan çıkartmamak gerekir: "Ey Nebi! Allahın onların tevbelerini kabul etmesine yahut onları cezalandırmasına karar vermek senin işin değildir." (Âl-i İmrân 3/128) Yani bizim bu âyetten alacağımız ders; dâimî ve ebedî olarak yalnızca mutlak kulluk dâiresinin içerisinde bulunmak ve bitmez tükenmez nefsânî arzularımızı mahv ve ifnâ ile meşgul olmaktır. Yine Cenâb-ı Hak (cc.) şöyle buyurmaktadır: "Siz ey imana ermiş olanlar! Derin bir duyarlılıkla Allaha karşı sorumluluğunuzun hakkıyla bilincinde olun!" (Âl-i İmrân 3/102)
İşte sorumluluk bilinci olan takvânın hakkı Allah Subhânehû ile birlikte Onun ismine ve Ona rehber olan Rasûlü ile tam bir edep içerisinde bulunmaktır. Zira bizler şöyle emrolunduk: "Ki siz ey insanlar Allaha ve Nebisine inanasınız Onun izzetini takdir edesiniz Ona saygı gösteresiniz ve sabahtan akşama Onun şanını yüceltesiniz!" (Fetih 48/9)
Barkod | 9789758833634 |
Basım Yılı | 2010 |
Baskı | 1 |
Cilt Durumu | Karton Kapak |
Dil | Türkçe |
Ebat | 16 x 23,5 |
Kağıt Türü | Kitap Kağıdı |
Sayfa Sayısı | 570 |
Yazar | Abdülbaki Miftah |