Teslimat bölgelerinde kargonuzu kendiniz gidip almalısınız. Sitenin altında teslimat noktaları mevcuttur.
Siparişiniz ile ilgili bir açıklama yazmak isterseniz, lütfen aşağıdaki alanı kullanın:
Tükendi
Gelince Haber VerKim ölü bir şehri defnedebilirdi ki?
Çağdaş Arap edebiyatının ödüllü yazarlarından Halid Halife'nin kaleminden çıkan Mezarlarında Dua Eden Olmadı ölümün kadim bir şehri ve sakinlerini nasıl şekillendirdiğini gözler önüne seren destansı bir anlatı.
Ölüm bazen yanı başımızda yalınayak yürür; kapı aralıklarından sokak köşelerinden sarsılıp çöken binalardan elden ele dolaşan öfkeli meşalelerden ya da bir nehrin taşan sularından yayılır.
Hanna ve Zekeriya'nın 1907 kışında Fırat Nehri'nin azgın sularının yarattığı bir tufanla kökünden sarsılan yaşamlarını konu eden bu çoksesli roman bir ömrü beraber yürüyen biri Hıristiyan diğeri Müslüman iki erkeğin dostluğu üzerinden sürekli sınanan bir coğrafyanın hikâyesini anlatıyor.
Başta Halep olmak üzere Suriye'nin on yıllar içindeki değişimine ve dönüşümüne ayna tutan kitap; okuru geçmişle geleceğin gelgitlerindeki çıkmaz sokaklarda dolaştırırken Mardin'e İstanbul'a ve hatta Venedik'e kadar götürüyor.
Büyülü gerçekçiliği acımasız gerçeklerle harmanlayarak yürek burkan bir metne imza atan Halife; doğası imkânsız aşkları hayalleri mucizeleri katliamları liberalleri muhafazakârları isyancıları ve modernleriyle kaderine boyun eğmeye zorlanan bir toplumun kanayan damarlarını ince ince işliyor.
Bu toprakların toplu mezarlarla çaresiz insanların kemikleriyle dolu olduğunu düşündü.
Ne cenazelerini defneden olmuştu ne de onlar için dua eden.
Barkod | 9786256084049 |
Basım Yılı | 2025 |
Cilt Durumu | Karton Kapak |
Dil | Türkçe |
Ebat | 13,5 x 19,5 |
Kağıt Türü | Kitap Kağıdı |
Sayfa Sayısı | 432 |
Kim ölü bir şehri defnedebilirdi ki?
Çağdaş Arap edebiyatının ödüllü yazarlarından Halid Halife'nin kaleminden çıkan Mezarlarında Dua Eden Olmadı ölümün kadim bir şehri ve sakinlerini nasıl şekillendirdiğini gözler önüne seren destansı bir anlatı.
Ölüm bazen yanı başımızda yalınayak yürür; kapı aralıklarından sokak köşelerinden sarsılıp çöken binalardan elden ele dolaşan öfkeli meşalelerden ya da bir nehrin taşan sularından yayılır.
Hanna ve Zekeriya'nın 1907 kışında Fırat Nehri'nin azgın sularının yarattığı bir tufanla kökünden sarsılan yaşamlarını konu eden bu çoksesli roman bir ömrü beraber yürüyen biri Hıristiyan diğeri Müslüman iki erkeğin dostluğu üzerinden sürekli sınanan bir coğrafyanın hikâyesini anlatıyor.
Başta Halep olmak üzere Suriye'nin on yıllar içindeki değişimine ve dönüşümüne ayna tutan kitap; okuru geçmişle geleceğin gelgitlerindeki çıkmaz sokaklarda dolaştırırken Mardin'e İstanbul'a ve hatta Venedik'e kadar götürüyor.
Büyülü gerçekçiliği acımasız gerçeklerle harmanlayarak yürek burkan bir metne imza atan Halife; doğası imkânsız aşkları hayalleri mucizeleri katliamları liberalleri muhafazakârları isyancıları ve modernleriyle kaderine boyun eğmeye zorlanan bir toplumun kanayan damarlarını ince ince işliyor.
Bu toprakların toplu mezarlarla çaresiz insanların kemikleriyle dolu olduğunu düşündü.
Ne cenazelerini defneden olmuştu ne de onlar için dua eden.
Barkod | 9786256084049 |
Basım Yılı | 2025 |
Cilt Durumu | Karton Kapak |
Dil | Türkçe |
Ebat | 13,5 x 19,5 |
Kağıt Türü | Kitap Kağıdı |
Sayfa Sayısı | 432 |