Dürüstlük cesaret verir, iyi niyet güçlendirir, doğruluk güveni arttırır bu tercihleri yapan kişinin kendine olan özgüveni arttığı gibi, insanı her bakımdan sömürmek için fırsat kollayan kişilerde, bu toplumsal ve bireysel öneme sahip olan kavramlarla hayatını yaşamaya çalışan insanları bulur ve sömürerek kendini güçlü ve özgüvenli hissederler.
İyiliğin, doğruluğun, dürüstlüğün, hak ve adaletin geçip giden zaman içerisinde anlamsız ve değersizleştirildiği hatta değersizleştirilmek için çaba sarf edildiği, belki an itibarıyla anlaşılmasa da ileriki süreçlerde kişi beyhude çabasının yersiz olduğunu anlaması kaçınılmaz olacaktır.
Bir takım maddi veya manevi çıkarlar doğrultusunda bir hayat yaşıyor olmamızın, bize yakın veya uzak kişilerin hayatlarına müdahale etme ve karşı tarafı hayatın olağan akışı dışında bir yöne sokmanın veya çıkmaza sürüklemenin -insan için- bir anlamı olmadığı gibi hakkımızda yoktur.
Bireylerin akıl ve vicdanında her ne kadar da geçici olduğunu düşündüğüm küçümseyici ve rencide edici izler bırakılmak istense de, bir ömür boyu unutulması mümkün olmayan derin izler de maalesef bırakılmaktadır. Bu unutulması belki imkansız derin yaraların açılmasında büyük role sahip olan kişilerin ve grupların da, ne kadar da açtıkları derin yaralardan dolayı kuru bir özür bile dilemeseler de, kendi içlerinde özgünlük, pişmanlık, vicdan azabı ve suçluluk duygusunu -yaşadıkları sürece son nefesini verene kadar hissedeceklerdir.
Bu kitapta gerek kendi yaşantımdan gerekse çevremde etkisi altında kaldığım konuları, kendi yorumumla değerli sizlere aktarmak, gerek tecrübe, gerekse bir yol gösterici olması ümidiyle kaleme aldım.
Belki beyninizin içinde bir yerlerde uyanmayı bekleyen hayat ışığınızı bulmanızı ve belki de kafanızı kurcalayan bir konuda, değerli sizlere bir fener ışığı olmasını ümit ediyorum.