Bir kadının kendine tutunma çabası, başka kadınların da haritası olabilir mi?
Ankara'nın puslu sokaklarından bir atölyeye, oradan iç dünyasının karanlık köşelerine yürüyen Alya'nın hikâyesi, yalnızlığın ve suskunluğun orta yerinde başlıyor. Şiddetin gölgesinde kalan bir ev, yarım kalan annelik, geçmişin susturduğu bir kadın... Ama bir kadın her zaman yalnız mıdır?
Nâre Çocuk Atölyesi'nde tanıştığı kadınlarla birlikte Alya, hem kendi yolunu hem de başka kayıpların izlerini bulmaya başlıyor. Her yara bir başka cesaretin kapısını aralıyor.
Bu atlas bir coğrafya değil, bir suskunluk haritasıdır.
Yönü pusulada değil, kalpte şaşan kadınların izini sürer.
Bu sayfalarda sesi kısılmış, izi silinmiş, görünmez kılınmış kadınlar dolanır. Ama hepsi bir yerlerde bulunmayı bekler.
Ebru Çelenk, akıcı ve incelikli diliyle bizi bir kadının içine sinmiş acıyla sokağa dökülen çığlığı arasındaki o ince çizgide yürütüyor.