Depresyonu kişisel kültürel ve bilimsel terimlerle inceleyen bu eser; hastalığı tanımlama zorluğuyla yüzleşmeyi ortaya koyuyor. Ayrıca tedavilerin geniş yelpazesini alternatif çözümlerin etkinliğini ve hastalığın dünyadaki çeşitli demografik popülasyonlar üzerindeki etkisini anlatıyor. Sırasıyla ruhsal hastalıklar için var olan biyolojik açıklamaların ortaya çıkardığı ahlaki ve etik soruların cevabını paylaşıyor. Klinik depresyonun temel niteliği hoş olmayan duygudurum ilgi ve zevk azlığı umutsuzluk ve karamsarlıktır. Olgular derin bir üzüntü yaşarlar. Gelecekleri ve yaşadıkları ile ilgili olarak hep kötümser düşünürler. Hastada depresif duygudurum ile birlikte değişik etkinlik ve sorumluluklara karşı ilgi kaybı izlenir. Hangi etkenler depresyonun ortaya çıkmasını kolaylaştırıyor? Bireyler neden depresyona giriyorlar? Depresyonun artışı ve etkilerini anlamak için öncelikle depresyonun biyolojik sosyolojik ve psikolojik pek çok temelleri olduğunun altını çizmek gerek. Bu eserin amacı da depresyona toplumcu çerçeveden yaklaşarak depresyonun yalnızca bireysel bir ruhsal bozukluk olmadığını vurgulamak. İnsan yaşamı ruhsal hastalıklardan etkilenir: Eğer kendimiz bundan muzdarip değilsek o zaman bunu yaşayan bir arkadaşımız veya sevdiğimiz vardır. Bize hayatın getirdiği küçük sevinçleri ve huzurlu anları kutlamayı öğreten bu eser hayatta kalmak için her zaman nedenler olduğunu hatırlatıyor.